Trabzonspor'un Kolombiyalı futbolcusu Teofilo Gutierrez,
Türkiye Futbol
Federasyonu'nun TAM Saha Dergisi'ne önemli açıklamalarda bulundu.
Teofilo, ilk 11'de yer alma mücadelesini hayatta kalma mücadelesine
benzettiği röportajında, Güney Amerika kökenli her futbolcunun Avrupa'ya
gelme hayalinin bulunduğunu belirterek, "Bu deneyimi gerçekleştirmek
benim için çok önemliydi. Bunu ailem ve çocuklarım için yapmam
gerekiyordu. 2009 yılında Kolombiya Ligi'nde 30 gol atmış ve ligin en
iyi oyuncusu unvanına erişmiştim. Bana kalırsa bu başarıların ardından
oradaki misyonumu tamamlamış sayılırdım.
Ocak ayında
Trabzonspor'dan transfer teklifi geldi. Türkiye ligini zaten Kolombiyalı
meslektaşlarımdan biliyordum. Üst düzey bir lig olduğunu düşünüyordum.
Tüm bunları değerlendirerek teklifi kabul ettim ve şimdi buradayım.
Burada da çok önemli hedeflerim var. Bu hedeflere ulaşabilmek için,
Trabzon'a geldiğim ilk günden beri çok sıkı çalışmaya başladım" diye
konuştu.
"AİLEM İÇİN BU YOLA BAŞ KOYDUM"Almanya
ve Meksika'dan da teklif almasına
rağmen Trabzonspor'u tercih ettiğini söyleyen Kolombiyalı, şöyle
konuştu: "Benim önceliğim Avrupa'da sportif ve maddi anlamda en iyi
imkanı sağlayan kulübe gitmekti. Trabzonspor da bu anlamda en iyi
teklifi yapan kulüptü ve ben de buraya gelmeyi seçtim. Tercihimin doğru
olduğunu da buraya gelince gördüm. Yoksul bir mahallede doğmuştum.
Oradan çıkmak ve aileme daha iyi bakmanın tek yolu futboldu. Hep bunun
bilinciyle yaşadım. Ailemin geçimini benimle aynı adı taşıyan babam
sağlıyor. Ben ailenin ikinci çocuğuyum. 2 kız, 4 erkek olmak üzere 6
kardeşiz. Aileyi daha iyi şartlarda, daha iyi imkanlarla yaşatmanın yolu
buydu. Bu yola baş koydum."
"FUTBOL HAYATIMDA HEP İKİ İDÖLÜM VARDI"Teofilo kendisine idöl olarak Maradona ve Carlos Valderrama'yı aldığını
da belirterek, "Maradona dünyanın en iyi futbolcusu. Valderrama ise
bizim ülke futbolumuzun en büyük figürü, fenomeniydi. Hala da öyle.
Çocukluğumda özel zamanlar vardı. Kendisi Fransa'da oynayıp Juniors'a
döndüğünde
maç günleri stada gitmek için can
atardık. Bilet bulamayınca stada girmek için türlü türlü çılgınlıklar
yapardık. Valderrama'yı bir dakika görebilmek için tellere tırmanırdık.
Onu görebilmek hayaliyle yaşardık. O benim için hem saha içinde hem saha
dışında gerçek bir idoldü. Hayatım boyunca da öyle kalacak" şeklinde
konuştu.
"GOL BANA ÇOK UZAK DEĞİL"Türkiye'de gol atamamasının oyun biçimini tanımayla alakalı olduğunu da
ifade eden Teofilo, "Kolombiya'da gol kralı olmuş bir futbolcu olarak
buraya geldim. Burada takım arkadaşlarımı, zihniyeti, kültürü, takımın
oyun biçimini ve rakip takımların oyun biçimini tanımak, takdir
edersiniz ki önemli bir zamanımı aldı. Ben de takımın vazgeçilmez bir
oyuncusu olmak istiyorum. Açıkçası ilk golü atmaktan
çok buna önem
veriyorum. Çünkü bunu başarırsam ilk gol zaten gelecektir. Bu ritmi
yakaladığımı düşünüyorum ve ilk gol çok uzakta değil. Basamak basamak
giderek her geçen gün daha olgun futbolcu olarak, daha üst düzey lig ve
kulüplerde oynamak istiyorum. Buradaki uyum sürecimi tamamladım. İnsan
yapısını, insan zihniyetini, havasını, suyunu çok iyi biliyorum.
Buradaki insanları iyi futbolcu olduğuma ikna etmek istiyorum"
ifadelerini kullandı.
"SÜREKLİLİĞİ YAKALAMAK İSTİYORUM"Teofilo, hücum hattındaki oyuncularla aynı dili konuşmamasının sıkıntı
yarattığını da ifade ederek, "Bu nedenle Türkçe bilmemem zaman zaman
sıkıntı yaratıyor. Yapacağımız hareketlenmeleri, nereye koşacağımızı,
topu nerede alıp nerede vereceğimizi aynı dilde aktarmak daha iyi
olurdu. Ama dili yavaş yavaş öğrendikçe bu sorunun üstesinden geleceğime
eminim. İlk 11'de yer alma mücadelesi, hayatta kalma mücadelesidir. Bir
futbolcu olarak her daim güçlü, kuvvetli olmanız gerekir. Buraya
geldiğimde yedek kalmam anlaşılır bir şey. Geldiğimde takımın bir oyun
şablonu vardı. Takım da olumlu sonuçlar alıyor. Benim hedefim,
sürekliliği yakaladığım anda bu şansı çok iyi kullanarak takımın
vazgeçilmezleri arasında yer almak" dedi.
"TÜRKÇE'Yİ ÖĞRENECEĞİM"Kolombiyalı futbolcu Şenol Güneş ile iyi anlaştığını da vurgulayarak,
"Aynı dili kullanamadığımız için üzüntü duyuyorum. Türkçe'yi öğrenip
onunla direkt iletişim kurmayı istiyorum. Onun çok akıllı ve olgun biri
olduğunu gözlemliyorum. Hatta bilge bir havası var. Bize çok saygılı
davranıyor. Özellikle buraya ilk geldiğimde herkesten çok yardımcı oldu.
Oynamak istediğimi, zor dönemde olduğumu biliyordu ve o dönemi sorunsuz
atlatmam için bana oldukça yumuşak ve hoşgörülü davrandı. Bunun için
sonsuz teşekkür ediyorum. Çalıştığım her teknik adamdan farklı unsurlar
öğrendim. Saha içinde ve dışında ne yapmam gerektiği konusunda hocalarım
farklı bilgiler aktardı. Saha dışında kazandığım yeni statüyle ve
parayla neler yapmam, nasıl yaşamam gerektiği konularında onlardan çok
farklı şeyler öğrendim ve şu ana kadar hiçbir hocamla sorun yaşamadım"
şeklinde konuştu.
"TÜRK FUTBOLCULARIN ZİHİNSEL DESTEĞE İHTİYACI VAR"Türk futbolunun dünyada üst sıralarda yer aldığını da söyleyen Teofilo,
"İngiltere ve İspanya'nın ardından bir kaç lig sayacaksak olursak
Türkiye bunların içinde yer alıyor. Çok önemli oyuncuların,
kariyerlerinin önemli bir bölümünde Türkiye'ye gelip oynamaları çok
ciddi bir gösterge. Türk oyuncuların oldukça profesyonel anlayışa sahip
olmaları, iş disiplinleri ve çalışma istekleri artı yanları. Tek bir
eksi yanlarını görüyorum; işler istedikleri gibi gitmediği zaman bu
durumla başa çıkmayı beceremiyorlar. Kendi takım arkadaşlarına kırıcı
davranıyorlar ya da rakip takım oyuncularına karşı gereğinden fazla sert
oynuyorlar. Oyuncular bu bağlamda etraftakilere olumsuz etki taşıyor.
Futbolcuların bu durumla başa çıkabilmeleri için zihinsel bir desteğe
ihtiyaçları olduğunu düşünüyorum" diye konuştu.
Teofilo, Galatasaraylı Arda ve gol krallığı yarışında zirvede bulanan
Makukula'yı çok beğendiğini ve iki futbolcunun oldukça yetenekli
olduğunu söyledi.