Yarışmacıların Adaları Gerçekten Issızmı?
Evet, gerçekten ıssız. Yerleşim yok, insan yok; haliyle elektrik yok, su yok.
Gerçi su, benim kaldığım adadaki otelde de gün boyu şakır şakır akmıyor.
Belli saatlerde geliyor. Kısacası su, buralarda bir nimet.
Benim çekimlerini izlediğim bölümde de yarışmacılar tatlı suda duş alabilme ödülü için yarışıyorlardı!
Bu ödül için 45 dereceye varan sıcaklığın altında canla başla yarıştılar.
Biz onları gölge bir yerde, elimizde kolalar, gayet konforlu bir şekilde izlerken bile ter içinde kaldık.
Hani onların çektiği çileyi düşünemiyorum.
Gerçi bu gönüllü bir çile çekiş. Hepsi buraya gelmeden önce anlaşma imzalamış.
Dolayısıyla “Hadi ben sıkıldım, bunaldım, adadan gitmek istiyorum” demek gibi bir lüksleri yok!
Ancak elenirlerse ya da sağlık problemi yaşarlarsa adadan ayrılabiliyorlar.
Mesela bir tanesi -şimdi ismini vermeyeyim büyü bozulmasın- sağlık problemi nedeniyle adadan ayrılmış bile.
Kalan sağlar ise gördüğüm kadarıyla şimdilik sapasağlam.
Hatta kızlar grubu, sekiz gündür adada kalıp hiç yıkanmamış olmasına rağmen gayet bakımlı ve hoş görünüyordu.
Haliyle içime bir kurt düştü. Acun’a ve ekibine sordum, “Yahu bu kızlar çok iyi duruyorlar, nasıl oluyor da oluyor?” diye.
Ekipten biri şöyle yanıt verdi: “Uzaktan öyle, belki bronzlaştıkları için. Ama sen bir de yanlarına git, inan leş gibi kokuyorlar!”
Acun ise, “Kızlar hangi şartta olursa olsun kendisine bakmayı biliyor” dedi.
Yine de tatmin olmadım, bu kez yarıştıkları oyun bitince kızların yanına gidip sordum.
“Çok iyi görünüyorsunuz, yoksa bizi kandırıyor musunuz?” diye.
“Yok” dedi kızlardan biri, “Daha dün hastanelik oldum ben, sıcaktan fenalaştım. Baksana her yerimi böcekler ısırdı”.
Tamam, ikna olmuştum. Gerçekten de kızın her yeri delik deşik olmuştu ısırıktan…
ALINTIDIR